17 Ağustos 2010 Salı

Oturdu

2006 senesinin Ramazanı’nda Macar diyarındaydım, bu Ramazan da İspanyol diyarında. Öncelikle herkesin Ramazan ayı mübarek olsun.

Haftanın ilk etkinliği olarak sinemaya gitmeyi kararlaştırdık. Çarşamba günü, evde İspanyolca hocası ve sevgilisiyle birlikte yemek yenecek, sonrasında sinemada “Alice Harikalar Diyarında” izlenecekti. Yemek güzel geçti. Değişik ülkelerden çeşitli tatlar vardı sofrada. Cacık da bize eşlik ediyordu ama çoğunluğa göre Yunanca satsiki adıyla anılıyordu. Sıkıntıya gerek yok ha Yunan ha Türk diyerek ortamı yumuşatıyorum. En azından yoğurdun Türk kökenli olduğunu ispatlamış bulunuyorum. Ayran diyince bilenlerin yüzü gülüyor, bilmeyenlerin suratı ekşiyor. Yoğurdu, yemek yanında yenecek bir şey olarak görmüyorlar. Onlara göre yoğurt yemek sonrası, tatlı niyetine.

“Yediğin içtiğin sana kalsın, gezip gördüğünü anlat” öğretisinin iyice dışına çıktım. Sinemaya geçelim. Sinema hemen evin aşağısında. Geçmeden bir yerde oturup bir şeyler içelim diyorlar. Akıntıya kaptırıp gidiyorum. Bu arada her şey İspanyolca. Benim ne kadar öğrendiğim tartışılır ama İspanyolca konuşmaya başladık. Yoğunlaştığımda anlıyorum ama yorucu bir olay. O nedenle genelde beyni beklemeye alıp, takılıyorum kendimce. İkili muhabbetlerde daha çok odaklanıyorum. Konuşmaya gelince, eğer karşımdaki kişi sabırlıysa birkaç şey konuşuyorum. Tabi önce benim sabrım önemli. Sabredemeyip İngilizce konuşmaya başlıyorum.

Fecointur'daki standlardan birinde
Beklerken şöyle bir konuşma geçti “Sen uykulusun, sen daha önce izledin, sen de tümüyle anlamayacaksın.”. Bu kısmı çok iyi anlamıştım ama o sırada filmden vazgeçmişler. O kısmı kaçırmışım. Film de mübarek 23:30’da. Saat oldu 00:30, artık işkillendim tabi. İşkillenmeseydin bi de oha! Affedersiniz ağzımı bozdum. Bazen aksaklık oluyor o nedenle ertelenebiliyor. Ben de öyle bir durumdur belki diye hiç keyfimi bozmamıştım. Filmi de anlamayacağım malumdu ama daha önce izlemiştim ve hikaye de çok yabancı olduğumuz bir hikaye değil. Sonuçta filmi beyaz perdede görmek istiyordum. Ne oldu gitmiyor muyuz? diye sorduğumda, ohoo biz çoktan vazgeçtik sen anlamadın mı dediler. Aslında umurumda olmaz ama o an, işte o an insanın içine oturuyor. Karşımdaki de İspanyolca hocam, trajikomik. Hemen kızlardan biri koşup bir daha ki gösterimine baktı. Arenas’da son kez gösteriliyordu. Şans işte son gösterimi kaçırmıştım. Konuştukları anda anlamış olsam, ben tek başıma gidiyorum derdim.

Yabancı bir ülkede olunca insan eften püften şeylere takılabiliyor. Nasıl bir psikoloji olduğunu anlamanızı istedim.

Perşembe Fecointur adı verilen ticaret ve turizm fuarı başladı. Hazırladığım adam boyundaki posterler fuarın açılışına 10 dakika kala geldi. Standımızı hazırladık. İlk gün sakin geçti. Belediyenin tahsis ettiği hostesler standa göz kulak oluyordu. Biz günde 1-2 saat hazır bulunduk. Kasabanın spor salonunda, kasaba esnafının toplanması şeklinde özetleyebilirim. Amacını pek anlayamadım. Hafta sonunu fuar yemiş oldu, yüzmek dışında bir şey yapamadım. Bu hafta sonu Madrid’e gitmeyi planlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder