Öğrenci yurdu dışındaki ilk bisiklet deneyimim yurt dışında oldu. İspanya’da ev sahibi, garajındaki bisikletleri kullanmamıza izin veriyordu. Fosil yakıt tüketimini azaltmayı özendirmek için bisiklet festivali bile düzenledik. Görevim basitti. Kasaba meydanında toplanılacak ve kasabanın sınırında kalan etkinlik alanına toplu halde gidilecekti. Ben bisikletli grubun arkasından gelerek kimsenin geride kalmadığından emin olacaktım. En önde de gösteri yapması için tuttuğumuz palyaço, tek tekerli bisikletiyle grubu yönlendirecekti. Tek tekerle pek de hız yapılamadığını o sırada öğrendik. O da en arkada benimle grubu takip etti.

Şimdi bisikletin ülkesindeyim. Halk direne direne bisiklete öncelik kazandırmış. Araba zaten petrol demek. Zararlı ve sınırlı kaynağı sürekli tüketmek demek. 130 yıl önce Nikola Tesla çok güzel eleştirmiş bu durumu “Eğer güç elde etmek için yakıt kullanırsak sermayemizden yeriz ve onu hızla tüketiriz. Bu yöntem barbarcadır ve müsrifliktir. Yeni nesillerin çıkarı için bu yöntemi durdurmamız gerekir.” Şimdi batıdaki diğer ülkeler de araba yollarından kırpıp bisiklet yoluna çeviriyorlar. Başbakan burada bisikletiyle, korumasız seyahat ediyor. Şirketler çalışanlarına araba değil bisiklet kiralıyorlar, araç otoparkının bir kısmını bisiklete ayırıyorlar.
Şimdi bir bisiklete atlayıp, milyonlarca yıl önce yaşamış canlıların yağını yakmaktansa kendi yağınızı enerjiye çevirmeye ne dersiniz. Cevabınız evet ise hadi pedal başına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder